XX. yüzyil tarihçiligini dönüsüme ugratan tarihçi Marc Bloch, kendi alaninda çigir açici bir birikimi bu kitabiyla gözler önüne seriyor. Feodal Toplum, Ortaçag üzerine yazilmis yapitlarin en ünlüsüdür ve entelektüel tarih çevrelerini uzun yillar derinden etkilemistir. Nasil ki, Hiristiyanlik ve Rönesans kültürü anlasilmadan Avrupa tarihi anlasilamazsa, Feodalite de bu olusumun en önemli üçüncü sacayagidir ve bu üçgeni tamamlamadan da bu geçmisi kavramak mümkün degildir. Eger ’feodal’ kelimesi bir kavramsallastirmaya gitmisse bunda Marc Bloch’un dogrudan payi vardir. Ve tarihçiler Feodal’in ne mânâya geldigini ilk önce Marc Bloch’tan ögrenmislerdir. Feodal Toplum’da Avrupa tarihini sekillendiren temel olaylar ve kurumlar yansitilmaktadir. Ortaçagin dilini ve kültürünü en iyi sekilde kavramis bir tarihçi olan Marc Bloch, kullandigi yüzlerce materyalden disiplinlerarasi bir yöntemle olaganüstü bir sentez çikarabilme basarisini göstermistir. Bu sentez Avrupa’nin kendine özgü sentezidir. Büyük göç dalgalari, barbar istilalari, imparatorluklarin yükselisi ve parçalanisi, kralliklar, vassal-senyör iliskileri, toprak ve fiefler, soylu siniflar, sövalyeler, edebiyat, din, hukuk, ticaret ve kültür hayati birbirinden kopuk ögeler olarak degil, genis konu yelpazesi içerisinden, nedenleri ve sonuçlariyla birlikte okuyucuya sunulmaktadir. (Arka Kapak)