Ortaçağ Avrupası’na ilim, sanat ve medeniyeti öğreten Endülüslü Müslümanlar, ne yazık ki aralarındaki kardeşliği unuttular.
İslam’ın açıkça yasakladığı kavim asabiyeti yüzünden devamlı birbirleriyle kavga ettiler.
Endülüs’te isyanlar ve darbeler asırlar boyunca fırsat kollayan düşmana davetiye çıkardı.
Son Beni Ahmer Sultanı Ebu Abdullah, şehri Katolik krallara teslim edip Gırnata’dan ayrılırken, Büşşerât’a giden yol üzerindeki son dönemeçte Gözyaşı Tepesi’nden geriye dönüp Elhamra’ya bakarak ağlamaya başlamıştı.
Bunu gören annesi Ayşe Sultan ise ona: “Erkekler gibi savunamadığın ülken için şimdi kadınlar gibi ağla!” demişti.
Bu eser, Müslümanların sekiz asır süren medeniyetlerinin taht kavgaları yüzünden sona erişinin hazin hikâyesini dile getirmekte; bu arada askerî ve siyasi zafiyete rağmen, Endülüs’te ortaya konan sanat ve mimarideki mükemmel eserleri de tanıtmaktadır.
Elbette bu mimari eserlerin en önemlisi “Endülüs’ün son kalesi” Elhamra’dır.
Bu muhteşem kale-sarayın nakışları arasında belki binlerce defa tekrar edilen bir ibare, yegâne galip olanın sadece Allah olduğunu bütün dünyaya haykırmaktadır:
Velâ Galibe İllallah