Ayak sesleri hızla yaklaştı, sokağın köşesini dönünce birden yükselip her yana yayıldı. Girişte durmuş ileriye bakan avukat çok geçmeden nasıl bir adamla uğraşması gerektiğini görebildi. Ufak tefek bir adamdı, sade giyinmişti, uzaktan bakınca bile seyredenin eğilimlerine ters gelen bir görünüşü vardı. Adam, zaman harcamamak için sokağı çaprazlamasına geçerek dosdoğru kapıya yöneldi; kapıya geldiğinde evine giren biri gibi anahtarı cebinden çıkardı.
Mr. Utterson bulunduğu yerden dışarı doğru bir adım attı ve adam önünden geçerken omuzuna dokundu. ”Mr. Hyde, sanırım?”
Mr. Hyde tıslar gibi nefes alarak geri çekildi. Ama korkusu yalnızca bir anlıktı; avukatın yüzüne bakmamasına karşın, sakin bir şekilde cevapladı:
”Evet bu benim adım. Ne istiyorsunuz?”
”İçeri girdiğinizi gördüm,” diye karşılık verdi avukat. Ben Dr. Jekyll’ın eski bir arkadaşıyım -Gunt Sokağı’ndan Mr. Utterson- adımı daha önceden duymuş olmalısınız, sizinle karşılaşmak güzel bir rastlantı, belki beni içeri kabul edebilirsiniz.”
”Dr. Jekyll’ı bulamayacaksınız; evde yok.” diye karşılık verdi Mr. Hyde, anahtarını üfleyerek. Sonra birdenbire, ama hala başını havaya kaldırmayarak, ”Beni nasıl tanıdınız?” diye sordu.
”Acaba bana bir iyilik yapar mısınız?” dedi Mr. Utterson.
” Zevkle,” diye cevap verdi öteki. ” Nasıl bir iyilik?”
”Yüzünüzü görmeme izin verir misiniz?” diye sordu avukat.