Alayına Posta!
Hayalî evrenlerin azametli mucidi Sör Terry Pratchett’ın benzersiz yaratımı “Diskdünya”nın ilk kez Türkçeye çevrilen otuz üçüncü kitabı Postane, alayına posta koymaya ant içmiş özgür ruhlu insanların cirit attığı, yolsuz devlerle mücadeleye baş koyan deli delikanlıların cenge tutuştuğu, amansız bir serüven.
Dünya çapında 100 milyonun üzerinde satan kırk bir kitaplık serinin, dipsiz bir alavere dalavere çukurundan beslenen bu entrikası en bol macerası, “Sanayi Devrimi” romanlarının da dördüncü halkası.
İyiyle kötüyü aynı ipte yürütmekten imtina etmeyerek keskin sınırlara kafa tutan Pratchett, romanında herkesin mutlaka hassas bir damarı bulunduğuna ve bunun da çoğunlukla “açgözlülük” olduğuna atıfta bulunuyor.
“Adı hâlâ yaşayan kişi, ölü değildir.”
İşte tam da Nemly von Lipwig’in şanına yaraşır bir tanımlama!
Ne de olsa, parlak bir camı elmas diye yutturabilecek, Bul Karayı Al Parayı oyununun kurallarını sil baştan yazabilecek hünerde bir adam duruyor karşımızda!
Dolandırıcılığın şahı, üçkâğıtların babası, sözcüklerin ustası olarak bir zamanlar kimselerin eline su dökemeyeceği Nemly şimdilerde darağacının ucunda kaderini bekliyor: Ya ölüme boyun eğecek ya da kendisini ziyaret eden kara bir meleğin iş teklifini kabul edecek!
Peh, başpostacılık mı? Hem de insanların mektup yazmaya üşendiği bir devirde!
Nemly pek hevesli olmasa da, “afili” kariyeri için keskin bir manevra yapmak zorunda.
Ama zaten, Ankh-Morpork’un kadim -o kadar kadim ki artık aslında fosil- Postane’sini diriltmesi için ondan daha cesur ve pervasız başka kim düşünülebilirdi ki?
“İnsanlar tuhaftı. Beş dolar çalarsanız sizi adi hırsız sayarlardı ama binlerce dolar çalarsanız ya hükümet olurdunuz ya da kahraman…”
Terry Pratchett yine ezberlerimizi bozduğu bu kitabında, dürüstlerin dünyasındaki en büyük hilenin, insanların dünyayı görme şeklini değiştirmekten; dünyayı, olmasını istedikleri gibi görmelerini sağlamaktan geçtiğini ileri sürüyor.
Diskdünya evrenine “yumuşak” ama ayakları yere sağlam basan bir giriş yapmak için en ideal serüvenlerden biri olarak gösterilen Postane, sürükleyici kurgusu ve komik diyaloglarının arka planında posta hizmetlerinin tarihçesini anlatmaktan da geri kalmıyor.
“Dünya harika bir yerdi; dürüst insandan yana yoksul, dürüst insanla dolandırıcı arasındaki farkı görebileceğine inanan kişilerden yana zengin bir yer…”