Bu yıl uslu bir çocuk oldunuz mu?
Sör Terry Pratchett’ın kaleme aldığı “Diskdünya” serisinin ilk kez Türkçeye çevrilen yeni kitabı Domuz Baba, kadim yılbaşı geleneklerinin “büyülü” atmosferinde, gölgelerin içinde, hüznün mizahla el ele yürüdüğü, ışıltılı bir kurtarma operasyonuna odaklanıyor.
Dünya çapında 85 milyonun üzerinde satan külliyatın yirminci halkası olan bu sürükleyici kitap, “Ölüm” alt serisinin de dördüncü serüveni.
Ümit dolu yeni senelerin ruhundan kopup gelen Domuz Baba’da, evrendeki en “insani” değerlerden biri olan inanç kavramına ve unutulmaya yüz tutan çocukluk anılarına göz kırpan Pratchett, Ölüm’ün bile “ölümle” tehdit edildiği, keskin ama bir o kadar da sürpriz dolu bir serüvene imza atıyor.
EMİNİM, SUSAN SAĞDUYULU DAVRANIR, dedi Ölüm.
“Ah, tabii,” dedi Albert, kızağa dönerlerken. “Sağduyulu davranmak sizde aile özelliğidir zaten…”
Aslına bakarsanız, sağduyudan ziyade cesaret ve kararlılık gerekiyor bu gece; çünkü Diskdünya’nın temelleri bir kez daha, hem de tam temelinden sarsılmak üzere. Zira Denetçiler, yaşamı yok etmek adına yaşayanlardan destek alıyor bu kez. Ve koca dünyada, Domuz Baba’nın yerini alabilecek tek bir kişi var.
SENİ İNSAN YAPAN, İNANDIĞIN ŞEYLERDİR. DOĞRU VEYA YANLIŞ, İYİ VEYA KÖTÜ, FARK ETMEZ.
Fakat… Domuznöbeti Gecesi’nin ruhu da bir başkadır tabii. Şömine rafına asılmış çoraplar, sene boyunca verilmiş “uslu durma” sözleri, yeni bir yılın getireceği tüm güzellikler ve hepsinden önemlisi umutlar, beklentiler ve vadedilmiş… eh, reçeller.
İnsanlığın umutlarına bile göz dikenlere inat, Ölüm yine kontrolü ele alıyor ve Domuz Baba’yı kurtarmaya girişiyor; hem de biricik torunu Susan ile birlikte!
Niran Elçi’nin pürüzsüz Türkçesi ve Delidolu’nun özenli baskısıyla Türkiye’deki okurlarının karşısına ilk kez çıkan bu roman; hayranlık uyandıran fantezi unsurları ve kurgusuyla alternatif bir evren yaratıyor ve gelenekselleşen yeni yıl kutlamalarına bambaşka bir gözle, yeniden bakmamıza fırsat tanıyor.