Osman Toprak, tasavvufun ilk dönemlerinden bugüne ayağı toprağa basan menkıbeler anlatıyor ve örnek hayatları göstererek diğerkâmlığı, cömertliği ve iyiliği hatırlatıyor. Dervişin Fikri bizi “neyin peşindesin?” sorusuyla baş başa bırakarak kendi hikâyemizi aramaya teşvik ediyor. Muhit Kitap, insanı modern hayatın kıskacından kurtaracak bu eserin okura iyi gelmesini ümit eder.
Acılar, elemler, kederler, ağrılar, sızılar bize kimden gelmektedir? Ya sayılamayacak kadar çok nimetleri; gören gözleri, işiten kulakları, yürüyen ayakları, düşünen başları, çalışan elleri, yiyen içen ve konuşan dilleri, tertemiz havayı, bol güneşi, bereketli toprağı cana can katan suları kim bizim için var etmiştir? Rabbine şükretmeye, insanlara teşekkür etmeye alışan bir dil, bunu zor zamanlarda da ihmal etmez. Nimete nankörlük etmediği gibi mihnete de isyanla değil sabırla; şifayı, devayı nasıl ve kimden arayacağını bilerek katlanır. Bakmasını, görmesini, ârif olmasını bilmezsek bizim için nimet de zahmet de bir isyana dönüşebilir. Şaşırmamak, yoldan sapmamak, çizgiden çıkmamak için inceliğe, tefekküre, teşekküre, ârif olmaya ihtiyacımız var.