Sevmenin ve sevilmenin yaşı yoktur!
Hilal Gürsu’nun yazıp Müjde Başkale’nin resimlediği Dedemin Sevgilisi, okurun karnında kelebekler uçuşturacak, sevgiyle örülmüş, sıcacık bir anlatı.
En büyük dayanağı biricik dedesi olan sekiz yaşındaki Cudi’nin küçük afacanlıklar, zamansız kovalamacalar ve yanlış anlaşılmalarla dolu hayatından rengârenk bir kesit paylaşan roman, çocukların iç dünyasına açılan kapıları cömertçe aralıyor.
Yaşlıların bugünü yaşama arzusu ile gelecek kaygılarını saf duygularla ele alan kitap, başlarda önyargıyla karşılanan kimi durumların ileride güzel gelişmelere neden olabileceğini duyumsatıyor.
Dedemin kalbi pır pır atıyor…
Dedesiyle birlikte yaşayan ve boş zamanlarını can dostu Ferdi ile gönüllü hayvan kurtarıcılığı yaparak geçiren Cudi’nin hayatı her çocuğunki gibidir. Ta ki o hiç beklenmedik haberle duygu dünyası altüst olana değin: Kimselerle paylaşmaya kıyamadığı dedesinin artık bir sevgilisi vardır. Cudi, yaşlı insanların sevgilisi olamaz, diye düşünse de dedesi onunla hemfikir değildir. İkinci baharını yaşayan dedesinin kalbi pır pır atarken Cudi’nin aklı türlü planla meşguldür. Her şeyden önce, evlerinde bir yabancıya yer açmaya hiç ama hiç niyeti yoktur. Ne etrafı mis gibi saran yemek kokuları ne de dedesinin tatlı sözleri onu bu kararından alıkoyabilecektir. Peki ama Cudi, sevginin sınır tanımazlığına karşı nasıl direnecektir?
Kalbinin sesini dinlerken bazen üzülen bazen de üzen Cudi’nin gerçeği kabullenme ve olgunlaşma hikâyesini sayfalarına taşıyan bu samimi roman; sevginin birleştirici, iyileştirici ve dönüştürücü gücüne vurgu yapıyor.
Yaşlıların çektiği yalnızlık hissini çocuksu bir saflıkla odağına alan Dedemin Sevgilisi, sevmenin ve sevilmenin yaşı olmadığına değinirken içimizi yaşama sevinciyle dolduruyor.