Geriye dönüp baktığımızda, her şeyin buhar makinesiyle başlamış olduğunu görüyoruz – yeryüzünde yaşayan bir tür olarak insan, bu buluşla birlikte 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren sürekli hızlanan ve kendisini diğer türlerden kesin olarak ayıran bir sürece girdi. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde her iki günde bir, insanlık tarihinin başlangıcından 2003’e kadar üretilmiş toplam bilgi miktarı kadar bilgi üretiliyor. 2013’te 4,4 zettabayt (trilyon gigabayt) bilgi üretilmişken, 2020’de bu rakamın 44 zettabayta çıkması bekleniyor.
Bu durum, miktar ve hız olarak baş döndürücü elbette, ama bunun da ötesinde, ortaya çıkan karmaşıklık düzeyi üzerine düşünmek gerekiyor; bu karmaşıklık son derece önemli sonuçlara yol açıyor ve bu sonuçların hepsi birbirine bağlı. Geleceğin dünyasının peş peşe üzerimize gelen eşiklerinden geçiyoruz, hatta sürekli olarak eşikte yaşadığımızı söylemek mümkün. Yeni olana alışma fırsatı bulamadan daha da yenisi geliyor. Bu anlamda hiçbirimiz artık bu dünyanın yerlisi değiliz, hepimiz yeni gelmiş, çevresine uyum sağlamaya çalışan göçmenleriz.
Faruk Eczacıbaşı, Daha Yeni Başlıyor’da kendi kişisel deneyimlerinden, Eczacıbaşı Holding’in kompüter serüveninden, Türkiye’nin geçirdiği dönüşümlerden ve dünyadaki son gelişmelerden yola çıkarak, her gün daha büyük bir ivmeyle hayatımıza giren teknolojik gelişmelerin getirdiklerini ve götürdüklerini inceliyor, gelecekte dünyayı iyisi ve kötüsüyle nelerin bekliyor olabileceğini tartışıyor. Daha Yeni Başlıyor, bu alanda yazılmış en kapsamlı, en dengeli ve en anlaşılır kitaplardan biri.