Dikkat dikkat!
Şu anda tanıtımını okuduğun kitap yüksek dozda tehlike içeriyor.
Cesaretini toplayıp okumaya başlamadan önce, pencerelerinin kapalı, kapının kilitli ve cesaret ölçerinin (o da ne ki!) çantanda durduğundan emin olmanı öneriyoruz.
Şaka şaka. Bu kitabı okumak için cesarete hiç ihtiyacın olmayacak. Harfleri tanıman yeterli. Yanlış hatırlamıyorsak zamanla da sorunun kalmamıştı. Ne de olsa yeni dostun “Zaman Sihirbazı” Anton’la birlikte saatlerin kafanda yarattığı o büyük karmaşanın üstesinden gelmeyi başarmıştın. Peki korkuyla aran nasıl? Yoksa sen de Anton gibi azıcık korkak mısın? O zaman sakin ol, Anton geri döndü. Ve cesaretini toplayıp seni korkularınla yüzleştirmek için harika bir planı var…
Anton’un korku denen şeyle uzaktan yakından alakası görünmüyor. En azından, merdivenlerden yuvarlanırken. Ama evlerinin bodrumuna inen o 13 basamak yok mu!? Hele ki sınıf gezisinde beraber götüreceği bavulunu alması için bodruma inmesi gerekiyorken… Anton bodrum kapsının önünde, cehenneme inen basamakların başında, mezar taşı gibi kaskatı duruyor. Evet, az önce cesaretiyle göz kamaştıran Anton da aynı senin gibi korkuyor! Karanlıktan, soğuktan, bir anda karşısında belirebilme ihtimali olan bir hortlaktan ya da bir sıçandan. Ama o (eminiz ki sen de) artık korkak bir tavşan olmak istemiyor. Korkularından kaçmak yerine, doğrudan onların karşısına çıkmayı yeğliyor. Peki bunu nasıl mı başarıyor? Tabii ki arkadaşlarının yardımıyla. Hem de evinden çok uzaktaki bir gençlik kampında. Üstelik felaket ötesi Çete Çetesi’nin akıl almaz oyunlarına rağmen…
Sen sen ol, korkularınla baş başayken, kalbinin deli gibi çarpmasına, düşüncelerin zihninde dört nala koşmasına sakın izin verme! Önemli olan hayatta kalmak. Hortumlar, mumyalar ya da aniden bastıran kış seni yolundan alıkoymasın. Doğrudan korkunun karşısına çık ve onun gözlerinin içine bak!
Cesaret kavramına eleştirel bir pencereden bakarak hem çocukların hem de yetişkinlerin korkularıyla başa çıkma yöntemlerini sorgulayan bu eğlenceli roman, mizahı elden bırakmayan usta işi öyküsü ve esprili çizimleriyle dikkat çekiyor. Sabahtan akşama kadar “saçma sapan şeyler” düşünmekten vazgeçemediğini söyleyen Alman yazar, ressam Meike Haberstock’un çok sevilen “Anton” dizisinin ikinci kitabı olan Cesaret Ustası’nda, Anton’un icadı muhteşem ötesi Cesaret Ölçer ile korkularının ve endişelerinin seviyelerini ölçebilir, olur olmadık zamanda ensende biten korkak tavşandan kurtulmanın yollarını keşfedebilirsin.
Eveeet, aslında korkulacak hiçbir şey yokmuş! Öyle değil mi!?..-