Ilk kurban bir atti. Bassiz vücudu buz tutmus bir yamaçtan sarkiyordu…
Ikinci kurban bir insandi. Bedeni buzlar vadisinde bir köprüye asilmisti…
Cesetlerin tek ortak noktasi olay yerinde bulunan bir DNA’ydi. Vadinin en ücra kösesinde, suçlularin tedavi gördügü ve kimse farkina varmadan bir sinegin bile disari çikamayacagi akil hastanesinde tedavi gören azili suçlulardan birinin DNA’si…
Baskomiser Servaz sogukkanli katilin korkunç cinayetlerini aydinlatmaya çalisiyor, hastanedeki yeni isine baslayan genç psikolog Diane de kendi arastirmasini yapiyordu.
Bu cinayetleri arastiranlar akil sagliklarini korumaya çalisirken Pireneler’in derinliklerinde, buzlar altindaki bu vadide çilginligin ve intikamin ürkütücü hikâyesi gün yüzüne çikmaya basladi…
“Tansiyonun bir an bile düsmedigi, karakterlerin psikolojisinin son derece detayli çizildigi bu gerilim romanina ilk
sayfasindan hayran kaldim.”
Elle
“Bu ismi akliniza yazin: Bernard Minier. Karlar altindaki Pireneler’i bir karakter gibi tasvir edip dagin hasmetini,
hasinligini ve buz gibi güzelligini hikâyesinin tümüne yayabilen bir yazar.”
Le Figaro Litteraire