“…1935 yili sonbaharinda Istanbul-Ankara ekspresi gecenin içinde yol alirken, Dr. Albert Eckstein, Nazilerin iktidara gelisini, göçe zorlanan Yahudileri, Türkiye’den gelen daveti, Düsseldorf Tip Akademisi’ndeki görevinden alisini, yarim kalan arastirmalarini ve geride biraktigi yakinlarini düsünüyordu. Pencereyi açti; bozkirin serin, tertemiz havasini içine çekti…”
Saglik bakani Dr. Refik Saydam, Dr. Eckstein’a “Devletimizin en birinci görevi halkin sagligini korumaktir. Sizin gibi deneyimli hocalarla ise baslamak istiyoruz,” dedi. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin teklifini kabul eden çocuk doktoru Ord. Prof. Dr. Albert Eckstein, Ankara Numune Hastanesi’nde göreve basladi. Ardindan Ankara Üniversitesi’nde Çocuk Klinigi’ni kurdu.
Dr. Eckstein, aile arasindaki adiyla Schummi, Iç Anadolu’dan Karadeniz’e, Akdeniz sahilinden Toroslar’a, yüzlerce köyde incelemelerde bulundu, fotograflar çekti, köylülerle dost oldu, hastalarinin basinda sabahladi. Degerli doktorlar yetistirdi. Pek çok çocuga sifa verdi. Onun çabalariyla, Türkiye’de çocuk ölümleri önemli bir düsüs gösterdi. Türkiye’nin pek çok bölgesini gezerek anne-çocuk sagligi konusunda raporlar yazdi.
Anadolu’da 15 yilin ardindan, 1950 yilinda ailesiyle birlikte Almanya’ya döndükten kisa bir süre sonra öldü. Ardinda, modern çocuk hastaliklari kliniklerinin kurucularini birakti: Prof. Ihsan Dogramaci, Prof. Bahtiyar Demirag, Prof. Sabiha Özgür..En büyük ideali olan Türkiye’de çocuk hastanesi projesini asistani gerçeklestirdi; Ihsan Dogramaci, Hacettepe Çocuk Hastanesi’ni kurdu.
Çocuklarin Schummi Amcasi’ydi o. Unutulmadi…
Türkiye’yi ikinci vatani sayan, Cumhuriyet’e omuz verenlerden biri olan Dr. Albert Eckstein’in yasamöyküsünü kendisi de bir çocuk doktoru olan Prof. Dr. Nejat Akar kaleme aldi. Dr. Eckstein ve esinin günlükleri, anilar ve tanikliklarla, belgelerle zenginlestirilmis kitap, bir halk doktorunu, Türk dostunu, Cumhuriyet tarihinin unutulmus kahramanlarindan birini yeniden gündeme getiriyor.