Demokrasinin tüm imkânlarını kullanarak demokrasiyi yok etmekte olan bir zümre ve onların itinayla ve gözlerini kırpmadan kandırdıkları kanmaya meyilli koca bir kalabalıkla karşı karşıyayız, biliyorum. Aynı ülkede yaşayıp aynı dili konuştuğumuz, aynı yollarda yürüyüp aynı yemekleri yediğimiz halde aramıza sıkışmış yüzyıllar olduğunun da farkındayım. Maalesef, Türkçe bilmeyen bir Çinliye 10 dakikada anlatabileceğimiz problemleri kendi anadilimizde kendi vatandaşımıza anlatamıyoruz ki, bizi en çok yaralayan da bu. Çünkü içten içe biliyoruz ki, kötülüğü bildiği, gördüğü halde görmezden, bilmezden gelen ve fütursuzca destekleyen bu yığın, yarın eline fırsat geçse bize aynı kötülükleri tereddüt etmeden yapmaktan vazgeçmeyecek.
Ne yapmalıyız? Her şeyin sonuna gelmişiz gibi bir hali var çoğunuzun. Oysa ki her şey daha yeni başlıyor. Laftan, kaygılanmaktan, serzenişte bulunmaktan daha çok çalışmaya ve sahada mücadele etmeye ihtiyacımız var. En önemlisi de sizin gibi aydınlık yarınlara inanmış vicdanlı insanların varlığını daha çok hissetmeye…
Gücünüzün farkında olun. Demokrasi beden ağırlığı üstünde yürüyor ama akıl ağırlığı çok daha etkilidir. Bir başkası yok, sadece siz varsınız. Lütfen yılmayın. Lütfen boyun eğmeyin!
– Levent Üzümcü