Mehmed Uzun, ömrünün son dönemecinde onu hayata bağlayan ve tarihin görkemli atlarının dizginlenemez nal seslerinin ölümsüz yankılarını günümüze taşıyan Hawara Dîcleyê (Dicle’nin Sesi) romanının yolculuğunu bir günlük formunda aktardığı Bir Romanın Hatıra Defteri‘nde, bir yapıtın ilmek ilmek işlenişini gözler önüne seriyor. Böylece, yalnızca tek bir esere ait kılavuz olmaktan çıkarak, yaratma kudreti ve sancısının yazarda neye tekabül ettiğinin izleğinin de tüm yönleriyle sürülebildiği çarpıcı bir anlatıya dönüşüyor.
“Taraflı ve nesnel, tutkulu ve serinkanlı, öfkeli ve anlayışlı olma”nın çetrefil dengesini tutturmaya çalışan Mehmed Uzun’un yazar kimliğinin yanı sıra dünya vatandaşı olma çabasının bütünlüklü bir sonucu…