İşrakiliğin kurucusu Kürt bir filozof olan Şihabettin Sühreverdi’dir. Sistemine İşrakilik adını veren de bizzat kendisidir. İşrakilik, İbn-i Rüşd’ün temsilinde rasyonalist, burhani/bahsi/rasyonel bilgi sistemi ile tasavvufun dayandığı İrfani bilgi sistemi arasında kendisini, ikisini de mecz eden, sentezleyen bir bilgi sistemi olarak konumlandırır. İşraki sistemde hakikat ne salt akılla ne de salt sezgiyle kavranabilir. Hakikat, bu ikisinin diyalektik işleyişiyle ancak mümkündür. İşraki sistemin sonraki zamanlarda en büyük temsilcisi yine Kürt bir âlim olan Şemsettin Şehrezori’dir.
Şeyh’ül İşrak, varlığın en riskli ve en sürpriz alanına girmiştir. Bu alan, Nur’un alanıdır; hakikatin haşmeti karşısında bu alan hem risklidir hem de sürprizdir ama Şeyh’ül İşrak bu alana büyük bir cesaretle ve aşkla girmiştir. Nur, onun için sürpriz olmuştur; ancak sarsıcı, sürpriz bir karşı karşıya geliş hakikatin peçesini açtırır. Fakat onun bu alanda inşa ettiği, Hikmet’ül İşrak, onun için katı Sünni din anlayışının ortamında da büyük risk doğurmuş ve Şeyh bunun bedelini 36 yaşında canıyla ödemiştir, Rahmetullahi aleyh… Çünkü Hikmet’ül İşrak sadece felsefi/irfani bir teori/kuram değildir aynı zamanda reel alanda da ameli/pratik sonuçları olan bir tavırdır. Bilgi, eylemden bağımsız değildir; gerçek eylem bilginin eylemdir. İşraki Tavır, salt zihinsel bir egzersiz, mistik bir fantezi olmayıp hayatı ve varlığı her yönüyle kuşatan ve tetikleyen, tahrik eden, etkileyen bir tavırdı