“Ne sakalla ne de hırkayla filozof olunur” diye bir söz vardır. Niyazi Usta’nın ne sakalı ve ne de hırkası vardı. Ama o, Kürt aydınlarının gözünde bir halk filozofuydu. Toplumsal ve siyasal olayları, onun kadar özlü, basit ve çarpıcı bir aykırılıkla anlatana az rastlanır. Elbet bu özellik, bilgi ve zeka ürünüydü. Onunla ilgili anlatılan her anekdot, insanı güldürerek düşündüren bir özelliğe sahipti. Onun için Kürt siyasetçileri ve yazarları, konuşmalarını veya yazılarını Niyazi Usta’nın anekdotlarıyla süslemeyi severler.
Yazar Ruşen Arslan, dört kuşak usta, kalfa ve çırak ilişkisi içindeki Kürt yurtseveri olan terzilerin üçüncü kuşağı olan Terzi Niyazi Usta’yı bu kitabında anlatıyor. Bu kuşağın birincisi, uzun süre Bitlis Belediye Başkanlığı da yapmış olan Adil Şerefhanoğlu’dur. Astığı astık, kestiği kestik bir dönemde, 3. Ordu Müfettişi Abidin Özmen’in evinde elbise ölçüsü almayı reddedecek kadar onurlu biridir. Kuşağın ikincisi Şemsi Arıdıcı, Türkiye Kürdistan Partisi Antalya davasında yargılandı. Niyazi Usta hem kuşağın üçüncüsü hem de ilk sosyalist düşünceye sahip olanıydı. Kuşağın dördüncüsü Mehdi Zana ise, yetmişli yıllarda Diyarbakır’da bağımsız Belediye Başkanı oldu ve yıllarca hapis yattı.
Ruşen Arslan bu kitabıyla “Söz uçar yazı kalır” diyerek; Niyazi Usta’nın unutulmamasını istedi…