Şehadet kavramı ile ashâb-ı kirâm o kadar iç içeydi ki Peygamber Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] dört halifesinden üçü; Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali [radıyalluhu anhüm] şehadet tacını giyenlerden oldu. Hz. Hamza [radıyallahu anh] Uhud’da, Hz. Hüseyin Kerbela’da şehid edildi.Ashâb-ı kirâmdan sonra da şehadet kervanının kutlu yolculuğu devam etti. İslâm tarihi içinde bu kervana nice emîr, padişah, devlet ricali, komutan, asker, veli, mücahid ve derviş katıldı.
Bütün bunlar dikkate alındığında şehadetin; içinde peygamberlerin bulunduğu, ashabın büyük çoğunluğunun yer aldığı, ümmetin sadık kullarının iştirak ettiği ve kıyamete dek samimi müminlerin seyrine devam edeceği kutlu bir kervan olduğu anlaşılıyor. Şehid olan bir mümin ise Mevlâ katında bu makbul kervanın bir ferdi oluyor.Şehidliğin fazileti, şehadetin yüce mertebesi, vatan sevgisi, ümmet şuuru gibi konuların ele alındığı Bir Hilal Uğruna kitabı Selim Uğur’un kalemiyle Semerkand Yayınları’ndan çıktı.
15 TEMMUZ DİRİLİŞ DESTANI
Hiç şüphesiz 15 Temmuz 2016 gecesi yaşadıklarımız, millet olarak tarihimizin en zor, en uzun ve karanlık gecelerinden biri olmuuştur. Yüce Tabbimiz, bütün unsurlarıyla milletimize kenetlenmeyi nasip etmiş ve milletimiz de emanetine sahip çıkmıştır. Millet olarak sahip olduğumuz bu birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu en büyük nimetlerden biridir.
15 Temmuz gecesi bir destan yazdı bu millet. Elinden bayrağından başka hiçbir şeyi olmayan vatan evladı, vatanına, milletine, bayrağına ve dinine kasteden bir zihniyete ve güruha karşı dimdik ayakta durdu, direndi. Allah İslam’ın sancaktarlığını yapmış ve yapmaya devam eden bu vatanda, darbecilere geçit vermediler.
15 Temmuz gecesi bize şunu gösterdi ki, hiçbir güçAllah aşkı ve vatan sevgisiyle dolu yüreklerden daha üstün olamaz! Bu hain saldırılar bize şunu öğretti: Şerefli milletimizi sindirmeyi, itibarını zedelemeyi hedefleyenler, rezil ve zelil olmaya mahkumdur! Kim mazlumun, mağdurun, muhacirin yanındaysa Cenab-ı Hakk’ın kudret, rahmet ve inayeti de onun yanındadır.