“Şimdi etrafında denizden başka bir şey yok. Artık birkaç ay önce her şeyin gerçekleştiği Pirano ve Salvore’nin Adriyatik’i yok… fakat okyanus var, monoton ve sonsuz. Karanlıkta büyük dalgalar, beyaz bir serpinti, karanlığa dalan bir kuşun kanadı…”
Saatlerdir güvertede duruyor Enrico, çünkü değişmeyen şeylerden hiç sıkılmıyor. Öncelikle askerden kaçmak için bindiği bu gemide bir çatı katındaki sohbetlerin, okuduklarının, geride kalmış bir dostun anısının üzerine düşünüyor. Gemi Güney Amerika’ya doğru ilerlerken dalgaların boğuk sesi adeta Enrico’nun belleğinin derinlerinde kırılıyor.
Kâh gemideki insanlarla sohbet ediyor Enrico, kâh yazacak çok şeyi olmasına rağmen iki kelimeyi bir araya zor getirdiği mektuplar kaleme alıyor, kâh hayvanları önüne katıp çobanlık yapıyor. Bir şekilde, yaşadığı anın sınırlarında kalmayı başarıyor. Çünkü bir arkadaşının ayrılırken ona dediği gibi, şimdiki zamanda var olmayı biliyor Enrico.
Bol ödüllü yazar Claudio Magris Bir Başka Deniz kitabında gidişleri, kalamayışları, dönüşleri ve yaşamayı neredeyse imkânsız kılacak bir yaşam sevgisini şiirsel bir dille gözler önüne seriyor.