Polly, Annie, Elisabeth, Catherine ve Mary Jane… Birbirini hiç tanımayan bu beş kadının ortak bir özellikleri var: Hepsi 1888 yılında Karındeşen Jack tarafından öldürüldü. Bu cinayetlerin sorumlusu asla yakalanamadı ancak gazetelerin yazdığına göre Karındeşen Jack lakaplı bu katil, yalnızca hayat kadınlarını öldürüyordu. Kadınlar halihazırda Victoria Dönemi İngiltere’sinde değersiz görüldüğü için kimse bu beş harika kadının gerçek hayat hikâyeleriyle ilgilenmedi.
Karındeşen Jack’in kurbanlarını yalnızca hayat kadınları arasından seçtiğini söylemek, dönemin koşullarında kadınların ikinci plana atıldığı gerçeğini kabul etmek demektir. Karındeşen Jack’i ve temsil ettiği ideolojiyi, patriyarkanın pençesinde yaşam mücadelesi veren bu kadınları anarak, hikâyelerini tüm dünyaya duyurarak susturabilir; onlara hak ettikleri saygıyı ancak böyle geri verebiliriz. Onların tek suçu yanlış zamanda, yanlış yerde bir kadın olarak doğmaktı.
Şimdiye dek gizlenmiş tüm gerçekleri gün ışığına çıkaran tarihçi Hallie Rubenhold, ayrıca yoksulluğun ve kadın düşmanlığının had safhada olduğu bir dönemi de gözler önüne seriyor.