“Babam bana hayatımın en güzel hediyesini verdi, bana inandı.”
Sıra dışı yetiştirme tarzıyla, oğlunu antrenör gibi hayata hazırlayan bir baba ile babasının hayalini gerçekleştirmek için hiçbir mücadeleden kaçınmayan İzzet Pinto’nun hikâyesini okurken kimi zaman duygulanacak, kimi zaman hayrete düşeceksiniz. Hatta zaman zaman onun adına yorulup pes etmesini bile isteyeceksiniz.
Onun Bangkok’taki işportacılık günlerinden, Türk dizilerini dünyaya açarak sektörde yılın adamı seçilmesine kadar uzanan inişli çıkışlı öyküsünde büyüleyici bir azmin ne mucizeler yaratabildiğine tanıklık edeceksiniz.
“İflah olmaz seri girişimci, çalışkan, iyimser, cesur, pes etmeyen İzzet’in ilham veren nefes kesici hikâyesi!
Şans kapısını çalsın diye her imkânı gören, değerlendiren, hiç yılmayan ve en önemlisi aile değerlerinden güç alan genç bir adamın hikâyesi.
Türkiye’yi diziler yoluyla dünyaya tanıtan bu genç girişimcinin hikâyesini bir solukta okuyacaksınız!
İyi, doğru, sağlam, BABA gibi BABA olmak neymiş tarifi bu kitapta!” – Leyla Alaton
“Umudun, sabrın, başarının, vazgeçmeden onurlu bir şekilde yaşamanın kitabı elinizde tuttuğunuz. Samimiyetle ve dürüstçe kimsenin içini açmadığı bugünlerde size iyi gelecek, ilham verecek, hepsinden önemlisi sizi tazeleyecek bir deneyim sunuyor İzzet Pinto. Onu tanıdığınıza çok sevineceksiniz. Kendinizi iyi tanırsanız çok zor pişman olacağınız şeyler yaparsınız. Peki siz kendinize ne kadar dürüstsünüz? Şimdi kendinizi genç İzzet’in yerine koyun ve ilk sayfayı çevirin, iyi okumalar…”
– Mert Fırat