Tanzimat romanlarının bazı açılardan eksik olduğu kanaatiyle, kimi araştırmacılar tarafından Türk Edebiyatının ilk “gerçek” romanı olarak da kabul gören Aşk-ı Memnu, 1899-1900 yılında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmiş ve ilk kez kitap olarak 1900 yılında yayımlanmıştır.
Aşk-ı Memnu, kelime hazinesi bakımından hayli zengin olmakla beraber, anlaşılması zor ve gündelik kullanımda pek rastlanmayan kelimelerin yoğun olması sebebiyle 1920 yılından sonraki baskılarında yazar tarafından sadeleştirilmiştir. 1939 yılında Latin harfleriyle yeni bir baskı yapılmış, Halid Ziya bu baskı için bir sadeleştirme daha yapmış fakat üslup ve muhtevada herhangi bir değişikliğe gitmemiştir. Tefrika edildiği dönemde de büyük alaka gören eser, aradan geçen zamana rağmen hâlâ popülerliğini ve değerini korumakta olup Servet-i Fünun dönemi Türk edebiyatının şaheserlerinden sayılmaktadır.
Yazarın en mühim romanlarından sayılan bu eser, yasak bir aşkı en çarpıcı şekilde anlatır. “Yasak aşk” teması 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında birçok romanda rastlanan bir tema olsa da, bunu Halid Ziya kadar hafızalara kazınan bir esere dönüştürebilenlerin sayısı azdır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ifadesiyle; “Halid Ziya’ya kadar romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır”.
“Kendisini aldatmak isteyen bu hain şeyi silkip atacaktı, ölmeyecekti; bu güzel, genç, nefis kadın yaşayacaktı; sonra birden, artık kırılmaya müheyya, çatırdayan kapının karşısında, bileğinin mukavemetine bir keselan geldi, sanki onu bir kuvvet büktü, mağlup etti, nihayet o siyah ağız kıvrıldı, kıvrıldı, bir yılan hıyanetiyle karanlıkta, o elim aşk cerihasıyla sızlayan noktayı buldu”.