Fantastik edebiyatın kraliçesi Nazlı Eray, yeni romanında Jim Morrison efsanesinin gizemlerini gün ışığına çıkartıyor!
Milyonların sevgilisi, rock efsanesi Jim Morrison… ve onun taparcasına hayran olduğu; kural tanımazlığı, asiliği, başkaldırısı, edebiyatı allak bullak eden dehası karşısında büyülendiği ünlü Fransız şair Arthur Rimbaud… ve mavi gözlü güzel Pamela.
1971 yılında, henüz 27 yaşındayken, Paris’te bir apartman
dairesinin küvetinde ölü bulunan Morrison. Pamela’nın birbirini tutmayan ifadeleri. Apar topar bir cenaze merasimi, sonsuzluğa göçüş, Paris’te, Père Lachaise’de yapayalnız bir mezar!
Yıllarca Jim’in hayranlarının tapınağı haline gelen bu mezarın üstünde yer alan mermer büst, çiçekler, grafittiler ve viski şişeleri ile donanmış mezarda geçirdiği 8 yıl boyunca, Jim’in bu dünyadaki sureti olmayı sürdürüyor; karanlık, soğuk, ıssız geceler, sonsuza akan kımıltısız günler boyunca hayatın anlamını çözmeye çalışıyor.
Jim Morrison’ın mermer büstü konuşuyor, aşka ve ölüme dair, şiire dair, hayata dair, hiç kimsenin bilmediği şeyler anlatıyor, anılarını fısıldıyor okurun kulağına.
Sekiz yıl sonra ne mi oluyor? Aşk yeniden icat ediliyor, roman Bodrum’da, Koyunbaba’da devam ediyor!