Arsima; bir sen bir ben…
”Gerçekler insanın prangasıydı.Kimi zaman aile kimi zaman arkadaş kimi zaman da komşular arasına bir kara kedi misali girerdi.”
Yazarımızın yaşına bakılarak bu romanın bir lise romanı olabileceği izlenimi verebilir okuyucuya. Semanur Cangir çok iyi bildiği dünyasından yola çıkarak yazıyor. Lise gençlerinin dünyasını, neler yaşadıklarını ve yaşadıklarının geleceklerindeki izdüşümlerini okuyucuya genç bir dille sunuyor. Ayrıca kendisi de bu camiadan olduğu için de karakterlerin ruh hallerini derinlikli bir psikoloji ile inceliyor.
Romanın kişi kadrosu kalabalık denebilir; ama bu kalabalık kişi kadrosu içinde karakterler net çizgilerle birbirinden ayrılmakta. Normalde bakıldığında lise çağındaki gençlerin hemen hemen hepsi aynı kategorilerle değerlendirilir: asi oluş, benmerkezci anlayış,farklı davranma ve toplumun deyimiyle bazı kötü davranışlar… Arsimada’daki karakterler ise bu ilk gençlik kişiliklerini barındırdığı gibi ayrıca karakterler daha içselci bir bakış açısıyla irdelenmiş. Her birinin farklı bir dünyası, farklı aile yapıları ve farklı kültürleri mevcut. Yazar içinde yaşadığı kozmopolitik dünyadan kaynaklı olarak bu farklı özellikteki kişileri başarılı bir kurguyla bir bütünlük içerisinde bir araya getirebilmiştir.
Arsima; kolay okunan sürükleyici ve okuyucuyu kelime kelime kendine doğru çeken bir dile sahip. Kullanılan sözcükler, günümüz gençlerinin kullandığı ve resmiyet kazanmayan -en azından şimdilik- belki de öğrenci argosu diyebileceğimiz türden. Okuyucu adete metnin içinde yaşayacak ve her satırda kendinden bulduğu şeylerle metinle bütünleşecektir. Bu da metni okurken ayrı bir tat bırakacaktır okuyucunun hafızasında.
Roman ayrıca toplum içerisinde az da olsa devam eden; ama doğurduğu sonuçlar göz önüne alındığında felaketlerle sonuçlanan bir meseleye de değinmektedir: Kan Davası… Ailelerin kendi yaşadığı yerlerden göç etmenin bir nedeni de bu durumdur. Bu durumun doğurduğu sonuçların her biri ayrı birer birer travmadır. Romanın başkarekterlerinden Kumru da bu meselenin tam orta yerindedir. Sosyolojik değerler göz önüne alınarak bu meseleye farklı bir çözüm bulunmuştur.Kumru’nun ailesinin kanlı olduğu ailenin oğluyla (intikam alacak kişiyle) Kumru’nun hayatı, yaşamın sıradanlığı tersyüz edilerek birleşir.
Genç yazardan böyle bir romanın gelmesi ilerisi için bir umut kaynağını doğurmuştur. Edebiyatın genç yazarlarla daha renkli hale gelmesi okuyucuyu her anlamda sevindireceği aşikardır.