Antropoloji Başlangıç Setimiz, Şamanın Ruhu, Mahabharata Destanı 1.Kitabı Adi Parva, Ramayana Destanı 1. Kitap Bala Kanda ve Sankhya Felsefesi Upanişadları kitaplarından oluşmaktadır. Eserlerimizden Şamanın Ruhu, Utkun Ayâsya tarafından yazılmış, Mahabharata Destanı, Ramayana Destanı ve Upanişadlar Ayâsya tarafından orijinal dilinden çevrilmiştir.
Şamanın Ruhu:
İnsanın, Homo Sapiens (M.Ö. 400.000) olarak ortaya çıktığı dönemden itibaren deneyimlediği, gözlemlediği tüm tecrübelerinin akıl ve kalp süzgecinden geçirerek yarattığı dinin adıdır Şaman!
İnsanın gelecek nesillere, kendi varlığını bildirmek üzere çizdiği petrogliflerde (kaya resimleri) Şaman dininin izlerine ilk kez M.Ö. 8.000 yılında rastlarız.
Bu kitap, akıl ve kalp süzgecinden geçerek var olan, bütün engellemelere rağmen hâlâ ayakta kalan “Neo-Şamanizm” inancının kökenlerine ve bu dine ait felsefe terimlerine ulaşacaksınız. Bu inancın kökeni ise gerek alkışlar gerekse Asya kökenli destanlarla -ama özellikle Kök-Türk destanlarıyla- olan bağlantıları açıklanarak yazıldı.
Destanlar her ne kadar M.Ö. 4 ve 5. yüzyıllara ait olsa da unutulmaması gereken bir olgu var: Yazılı her destan binlerce yıllık sözlü gelenek sayesinde günümüze kadar aktarılarak geldi.
Mahabharata “Adi Parva”
“Bir yüzyıl boyunca doğmamış olan ben, annemin rahminde örtülerin altında saklanmış olarak Bhrigu soyuna mensup herkesin hatta doğmamış olanların yok edilirken attıkları çığlıkları duydum. İşte kalbimin öfkeyle dolduğu zamanlardı bunlar. Ne annem ve babam ne de hamile kadınlar ile soyumun mensuplarına hiç kimse yardım etmedi kurtulsunlar diye ölümden. Ve benim annem hiç kimsenin onları korumadığını bildiği için beni bu şekilde sakladı. Eğer yeryüzünde adaleti sağlayacak tek bir kişi olsaydı bu günahın işlenmesine hiç kimse cesaret etmeyecekti. Suç cezalandırılmazsa daha büyük bir suç işlenir. İşlenmiş bir suçu cezalandırmaya gücü olan bir adam, bir haksızlık olduğunu bildiği hâlde haklıyı savunmaz, suçluyu cezalandırmazsa aynı suçu işlemiş sayılır. Mademki babam ölürken onu kurtarmaya gücü olan kudretli krallar parmaklarını oynatmadılar, o zaman işlenmiş bu suça karşı öfkelenmiş olmaya ve onların sağlamadığı adaleti sağlamaya hakkım var. Ben yaratıcının kendisi olarak adaleti sağlamak üzere suçu işlemiş olanı yok etme hakkına sahibim!”
Ramayana “Bala Kanda”
Dünyada yazılan bütün epik destanların ilki olarak kabul edilen Ramayana, Sloka denilen iki dizelik beyitleri ilk bulan ve bu nedenle Adi Kavi (İlk Şair) olarak anılan Srimad Valmiki tarafından yazıldı.
Kaleme alındığı yıl olarak farklı tarihler zikredilse de şiir formunda yazılmış ilk metin olma ve kendisinden sonra yazılan destanlara -ki buna Mahabharata da dâhildir- örnek teşkil etmesi açısından önemlidir. Ancak bu destanı önemli kılan bir başka unsur daha vardır. O da Ramayana’nın sadece destan değil, aynı zamanda tarihte gerçekleşmiş bir olayı anlattığı gerçeğidir. Bu nedenle Mahabharata ile birlikte “İTİHASA” olarak kabul edilen Ramayana, MÖ 4000 yılında başladığı kabul edilen yazılı dönemi daha geriye çekerek dünya tarihini sil baştan ve daha doğru bir biçimde anlama, anlatma fırsatını bize veriyor olabilir. Bir örnek teşkil etmesi açısından:
Taittiriya Brahman’a ve Purana Sutralarda Sisumara takımyıldızının Gamma Draconis’in eksenine girmesi (evine girmesi) MÖ 11.000 yılına denk gelir ki bu dönemde hem Ramayana hem de Mahabharata da adı geçen, “evi Gök Âlem olan ve bir yıldız gibi parlayan…” Kasyapa aslında Kutup Yıldızı’na verilen addır.
Rig Vedalarda “Satisar” olarak adlandırılan Keşmir Vadisi aslında büyük bir buzul gölüydü. Holosen dönemin sonunda eriyen gölün suları Baramulla geçidinden Madra, Sind ve Gujarat bölgesini sular altında bırakması MÖ 11.500’e denk gelir ki Nilamata Purana’da Manu Peygamber’in ortaya çıkışının bu olaydan sonra olduğu anlatılır. Ve hem Ramayana hem de Mahabharata da anlatılan Sarasvati ve Yamuna nehirlerinin birleşmesi, yapılan Oşinografik incelemede MÖ 11.200 yılına