Safiyyüddîn Ahmed el-Kuşâşî, X./XVI. asrın sonlarıyla XI./XVII. asırda yaşamış ve çok yönlü bir kişiliği olan, sûfî çevrelerce adından söz ettiren, yetmişe yakın telifatı bulunan, kendi tarikatının kurucusu ve birçok tali tarikatın kurulmasına vesile olmuş önemli bir sûfî-âlimdir. Kuşâşî bu yönleriyle tasavvuf tarihine iz bırakmış önemli bir şahsiyettir. Bu eserde, yazdığı eserleri, tasavvufî anlayışı, yetiştirdiği talebe ve halifeleriyle adından söz ettirmiş Kuşâşî’nin hayatı, eserleri ve tasavvufi görüşleri ortaya konulmuş ve ilim dünyasına tanıtılmıştır.
Kuşâşî, kendi ilim dünyasında şeriat ve tasavvufu birleştirmiş, hadis, tefsir ve özellikle tasavvufta oldukça yetkin bir âlimdir. O, birçok tarikattan icazetli olması hasebiyle tabiî olarak bu tarikatlardaki düşünceler ve bu düşünceler arasındaki farklılıklar onun tasavvufa dair yazmış olduğu risâle ve eserlerine yansımıştır. O, İbnü’l-Arabî’nin önemli bir takipçisidir. Ondan yüksek oranda etkilenmiş, onun izinden yürümüş bir şahsiyettir. Tabakât kitaplarında geçtiği üzere Kuşâşî, İbnü’l-Arabî’nin lisanıyla hakikatleri söyleyen kişi olarak anılmıştır. O, ‘İbnü’l-Arabî’nin yolunu ihya eden, yolundaki çıkmazları açıklığa kavuşturan ve gizlilikleri ortaya çıkaran kimse’ şeklinde tanıtılmaktadır. Kendisi şüphesiz İbnü’l Arabî mektebinin ve özellikle de Cîlî tarafından yeniden tarif edilen doktrinlerinden etkilenmiştir. Ancak, o sûfî uygulamalarındaki şeriat ahkâmının yerine getirilmesinin önemini vurgulayarak vahdet-i vücûd öğretisini şeriatla bağdaştırmaya çalışmıştır.