Her seyin günlük yasandigi, gündemin sürekli degistigi, teknolojinin belli araliklarla her seyi yeniledigi, modanin her alanda hükümranligini ilan ettigi, gida ve ihtiyaç maddelerinin daha raftayken eskimeye basladigi günümüzde hayati yakalamak ve kalici degerlerden söz etmek gerçekten zor.
Günlük yasayan genis toplum kesimleri, çogu zaman popüler veya meshur olanla dogru ve iyi olani birbirine karistiriyor. Taninir olan bazen iyi, dogru ve yararli olanin önüne geçiyor. Göz önünde olan vitrin adamlari, kösesine çekilip isiyle gücüyle ugrasan gizli kahramanlardan daha çok ragbet görüyor.
Insanlarin bakmaktan görmeye, algilamaya çalismaktan anlamaya firsat bulamadigi bu âlemde; temel esaslara dair pek çok sey kaybolup gidiyor. Bu hayhuy içinde gözümüzün önündeki güzelliklerin farkina varamiyor, elimizdekilerin degerini bilemiyoruz.
Çogu zaman da içinde bulundugumuz sosyal çevreden devraldigimiz ön yargilar bizi belli konular ve kisiler hakkinda yanlis yönlendiriyor. Mensubiyetimiz bir süre sonra mahkûmiyete dönüsüyor. Bir de bakiyoruz ki kaybolup gitmisiz, farkina bile varmadan baskalarinin gözüyle görmeye, baskalarinin agziyla konusmaya baslamisiz.
Bu tür yanilgilardan biraz olsun uzaklasabilmek için bilgilerimizi ve kabullerimizi birbirimizle paylasmakta, bazi seylere farkli bir gözle yeniden bakmakta fayda var. Hatta günümüz insani için artik bunun bir zorunluluga dönüstügünü söylemek bile mümkün.