Mekânın hafızası ve o hafızaya ortaklığı bireyin… Murat Ergin’in, her birini ayrı ayrı okuduğum bu kısa metinlerinin birlikteliği en çok bunu çağrıştırıyor bana. Hepimizin kendimizden bir parça bulabileceğimiz çocukluk düşlerinin resmedilmesi… Bu metinleri okumak, kadim bir kentin hafızasına dâhil olmak, bizde eksik kalanı onunla tamamlamak gibi. Ve yazıda eksik kalanı kendimizde arayıp bulmak… Bu arayışta, bilinçaltı koridorlarında nice ayrıntıyla yüzleşmek de geçmişe doğru olağanüstü bir yolculuk olanağı sağlıyor. Anıların tozunu almak için de okuyabilirsiniz, kentin zaman içindeki değişimini yaşamak için de. Ama en güzeli, mekânın hafızasına ortak olmak galiba. O kentli olsanız da olmasanız da, Acı Sarı’nın buğusu sizi sarıp sarmalayacak…
Çiğdem Sezer
Trabzon; yeşil ve mavi olarak betimlenir. Oysa moru mordur, sarısı sarı. Sarışenlik, Onbinlerin Dönüşü’nde Pers kralı Artakserkses’in kardeşi Kyros’un, krallığı ele geçirmek amacıyla ağabeyine karşı başlattığı savaşa katılarak paralı Yunan askerlerinden oluşan ordu ile yaptığı uzun ve zorlu yolculukta sarıağu (zifin) çiçeği balıyla telef olan ordudan, Trabzon’un kadim mimari rengine kadar zengin göndermeler içeriyor.
Murat Ergin’in duyarlıklı izlenimci yorumlarıyla, M. Reşat Sümerkan’ın fotoğraflarıyla tanıklık yaptığı görsel şölen: Şehir, Sokak ve Hikâyeleriyle, “Acı Sarı Trabzon”, kadim kültürümüzü hatırlatan, şehrin hafızasını, yenileyen bir kitap.
Yaşar Bedri