Mü’mini, imandan amele, abdestten namaza, zikirden istiğfara, selamdan musâfahaya, misafir ağırlamadan uğurlamaya, kalemden kelama, projeden inşaya, nişandan izdivaca, para kazanmadan infak etmeye, düğünden derneğe, taziyeden cenazeye, fertten cemiyete, evden çarşıya kilim dokur gibi ilmek ilmek hayatını irfanla dokumaya çağıran bu eser, Allah’a, Rasûlüne (s.a.v) ve cemiyete karşı onda ve terbiyesiyle memur olduğu evladında bir farkındalık oluşturmaya ve buna bağlı olarak bir şuur inşa etmeye taliptir.
Evlerde, medreselerde ve iş yerlerinde kurulacak ders halkalarında babalar, muallimler, amirler ve tacirler nezaretinde bu eser okunur, Allah’a (c.c) ve Rasûlü’ne (s.a.v) ait ayetler, hadisler ezberlenir ve gereğince amel edilirse mekân değişir, zaman mübarek çağlarla irtibat kurar, işte o zaman ev de, iş yeri de İslâm okulu olma noktasında önemli mesafeler kat eder.
Özlemini çektiğimiz müeddeb nesil, fabrikalarda değil, Allah (c.c) ve Rasûl (s.a.v) buyruğunun hâkim olduğu evlerde yetişecektir. İslam evinden mahrum olan Batı, bilimde-sanayide terakki ettikçe ahlakta tedenni etti. Büyük İslâm medeniyetinin ruh vereceği yeni dünyanın yüce devletinin tebâsı böyle bir sendrom yaşamayacak. Çünkü madde planında terakkinin yoluna açacak âlim ve arif gibi sanayici de mühendis de İslam okulu gibi faaliyet gösteren evlerde yetişecek.