“Önümde koskoca bir hayat vardı, ömrüm dopdolu ve olağanüstü geçecekti.”
Samia Yusuf Omar, Somalili küçük bir kızken beslemeye başladı hayattaki tek tutkusunu. Olimpiyatlara katılmak, dünya çapında bir atlet olmak istiyordu. Senelerce yatağının başında Somali asıllı İngiliz atlet Mo Farah’ın bir fotoğrafıyla uyudu, etrafındaki şiddete ve önyargıya rağmen kendi imkânlarıyla antrenman yapmaya devam etti. Pekin Olimpiyatları’nda sonuncu olması onu yıldırmadı, 2012 Londra Olimpiyatları onu bekliyordu. Şampiyon olacak, ülkesinin bayrağını gururla dalgalandıracaktı…
Önce en yakın arkadaşını kaybetti, sonra ona her koşulda destek olan babasını… Ardından geceleri kulağına şarkılar fısıldayan ablası Avrupa’ya gitmeye karar vererek zorlu bir yolculuğa çıktı. Samia hayatın getirdikleri karşısında umudunu hiç kaybetmedi; mücadele etmeye, hayal kurmaya, umutlarını büyütmeye, rüzgâra hükmetmeye devam etti. Ve sonunda o da yönünü Avrupa’ya çevirmeye karar verdi.
Sakın Korktuğunu Söyleme savaşın, umudun, rüzgârın, korkunun, korkmamayı öğrenmenin; insan kaçakçılarının elinde son bulan gencecik bir yaşamın iç burkan hikâyesi. Gerçek bir yaşamöyküsünden ilham alınarak yazıya dökülmüş nefes kesici bir roman.