Tam bir özgürlük ve hoşgörü abidesi olan Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul surlarını yıkıp şehre girdikten sonra azınlıklara tanımış olduğu inanç ve ibadet serbestiyeti, azınlık ve yabancı okullarının Osmanlı Devleti’nde açılıp, yaygınlaşmasına da fırsat hazırlamıştır. Bu ise eğitimde kumpas faaliyetlerinin de başlangıcı olmuştur.
Büyük bir gizlilik ve titizlikle kumpas faaliyetlerini sürdüren azınlık ve yabancı okulları, bir amaç birliği içinde hareket ederek, Hıristiyanlık inancını yaymak, Osmanlı Devleti’nin ekonomisini kontrol etmek, siyasi liderler yetiştirmek, Osmanlı Devleti’ni bölerek, okullardan mezun olan öğrencilerden bir “seçkinler grubu” oluşturmak ve Türk devlet politikalarını etkilemek gibi amaçlar için faaliyet göstermişlerdir.
Yerli ve yabancı misyonerler, kendilerine destek veren dış devletlerin de desteğiyle, tam dört asır boyunca, Osmanlı topraklarında okul açma yarışına girmişlerdir. Bu okulların sayısı zaman zaman devlet okullarını da geçip, en ücra köşelere kadar yayılmıştır. İmparatorluğu bir ağ gibi kuşatan bu eğitim kurumları, Türk toplumuna karşı, dış devletlerin emellerine alet olmuşlardır. Osmanlı’dan günümüze uzanan bu problem, Türk siyasi ve kültür hayatını çeşitli yönleriyle etkilemiştir.
“Kumpas Okulları / Misyonerlerin Eğitim Faaliyetleri” adıyla ele aldığımız bu çalışmayla; Osmanlı’dan günümüze azınlık ve yabancı okullarının nasıl kurulup geliştiği, daha çok hangi bölgeleri tercih ettikleri, nasıl çalıştıkları, gizli ve açık emellerinin ne olduğu, hangi güçlerle işbirliği içinde bulundukları, neleri sunmak istedikleri ve yetiştirdikleri öğrencilerle, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde ne gibi amaç güttükleri ortaya konulmak istenmiştir. Ayrıca son günlerde sıkça basına konu olan Evengelislere de işaret edilmiştir.