“Nedir bu bendeki heyecan, yerinde duramama hali?
Evet 1 Mayıs’ta gene Taksim’deyim ve hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp geçiyor.
Ve ben kendi kendime mırıldanıyorum: Kendi gençliğime ihanet edemem.
Bunca yıldır gördüklerime, duyduklarıma ve inandıklarıma ihanet edemem.
Ben gencecik bir devrimciyken, grevdeki GAMAK işçisi Şerif Aygün hemen yanıbaşımda polis kurşunuyla öldü. O günün anısına ve Şerif Aygün’e ihanet edemem.
12 Mart askeri darbesi sonrası bu ülkenin en güzel insanları polis kurşunuyla, idam edilerek öldürüldü. Onlara ve anılarına ihanet edemem.
Ölüm orucunda ölen Sevgi Erdoğan’ın ölüme bir kala gözlerinde gördüğüm umut ışıltısına ihanet edemem.
Diyarbakır’da film atölyesi yaptığımda, gecenin anlamını ‘korku’ olarak tanımlayan ve kurşun seslerini duymamak için sürekli şarkı söyleyen öğrencimin o şarkısına ihanet edemem.
5 yaşında, elinde çiçeklerle tutuklu babasını Davutpaşa Kışlası’nda görmeye giden, kızıma ihanet edemem. Yıllardır kayıp çocuklarını bekleyen Cumartesi Anneleri’ne, Berfo Ana’ya ihanet edemem.
Bu ülkenin dağlarına, denizlerine, ovalarına, akarsularına ihanet edemem. Bu kitap yaşadıklarıma ortaklık eden tüm dostlarıma, kardeşlerime adanmıştır.”