“Içinde biriktirirsin bazen. Sonra katmer katmer üstüne yigilir biriktirdiklerin. Tasiyamaz hale gelirsin. Hele bir hücrede tek basinaysan, esirsen… Ya seni yer bitirir içindekiler ya da dökersin onlari, eyleyerek, söyleyerek. Elinizdeki romanda da böylesi bir iç dökmenin sesi tinliyor.
Bu kitabin en önemli özelligi yazilmis olmasidir. Kendini toplumsal ve bireysel dertlerin dermanina adayan bir yigit insanin, sikistirilmaya çalisildigi iki metrekarelik bir zindan hücresine sigmamis olmasidir. O hücreden tasanlarin, bütün engellere ragmen halkiyla bulusmus olmasidir. E, daha ne olsun? Kitabin ilk sayfasini açin, Idris kolunuza girecek ve sizi Diyarbekir’in surlarinda, küçelerinde, sevdalarinda ve kavgalarinda essiz bir yolculuga çikaracaktir.
Gül ve Ciwan’in asklari ile Cengo’nun iç alemindeki çatisma gerçek bir savasin acili cografyasinda iç içe geçerken, özlü bir sorgulamayi da ihmal etmeyen bu hikâyeden hepimize mesaj var
Eline, yüregine saglik kardesim, arkadasim, yoldasim.”
-Selahattin Demirtas –
“Galipler ile magluplardan bahseden resmi tarih; dipte, derinde filizlenen direnme ve dayanisma gücünü iskalar. Idris Baluken, bu romaninda, üç yoldasin öyküleri araciligiyla iste bu direnme ve dayanismanin bir yasam tarzi olarak çiçeklendigini duyuruyor bize. Asksa olmazsa olmazidir bu yasamin. Keje Ana’yi ise hiç unutamayacagim galiba.”
– Ahmet Telli –