Animizm, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ın bir arada yaşadığı ender ülkelerden biri olan Etiyopya, antropolojiden-arkeolojiye; sosyolojiden-ekonomiye ve dine kadar uzanan çok geniş alanlarda çalışma yapılmasını beklemektedir. Ülkenin güney bölgelerinde animistik inançlara sahip birçok kabile bulunmaktadır. Farklı operasyonlar sonucunda İsrail’e çok sayıda Falaşa veya “Beta İsrael” denilen Etiyopya Yahudisi götürülmüş olmasına rağmen ülke, hala Yahudilerin yaşadığı yerlerden biridir. Müslümanların ilk hicret mekânı olması yönüyle İslam ile yakın bağı vardır. Tüm bunların yanında Etiyopya, günümüz Hıristiyan anlayışları içerisinde çok farklı bir tutuma sahiptir.
İlk dönem kilisesi, birçok farklı Hıristiyanlık anlayışının yanında en üstte Yahudi-Hıristiyanlığı ve Gentile-Hıristiyanlığı olarak ikiye ayrılmıştır. Başını İsa’nın kardeşi olarak kabul edilen Yakub’un çektiği ve Hıristiyan olmak için önce Yahudi olmanın gerektiğini belirten Yahudi-Hıristiyanlığı, Yahudilikten sadece İsa’nın beklenen Mesih olduğunu kabul etmesiyle ayrılmaktaydı. Bu bağlamda tıpkı İsa gibi Yahudi yasasına sıkı sıkı sarılmakta ve İsa’nın takipçisi olmaya çalışmaktaydı. Bunun karşısında ise başını Pavlus’un çektiği Gentile-Hıristiyanlığı denilen ve Hıristiyanlığı, bir anlamda İsa’nın insanların günahı için ölüp-dirildiğine inanmaya getiren bir hareket vardı. İşte bu iki hareket arasındaki mücadelede Gentile-Hıristiyanlığı galip geldi ve bir süre sonra Yahudi-Hıristiyanlığı tarih sahnesinden silindi. Bu bağlamda Etiyopya Kilisesi, teslis ile ilgili düşüncesi bir kenara bırakılırsa Yahudi-Hıristiyanlığına en yakın grup olarak görülebilir.