Anna’nın babası onu şehirde olanlardan uzak tutmak için elinden geleni yapmıştı ancak savaş savaştır ve bir çocuğu dünyadan sonsuza dek korumak mümkün değildir. Sokaklarda üniformalılar, bağıran insanlar, köpekler, korku ve silah sesleri vardı. Bir adam konuşmayı seviyorsa kızı da bir gün “savaş” kelimesinin yüksek sesle söylendiğini duyacaktır. “Savaş” her dilde ağır bir kelimedir.
Kraków, 1939… İlerlemekte olan bir milyon asker ve binlerce havlayan köpek ortalıkta dolanıyor. Burası büyümek için uygun bir yer değil. Almanlar, Polonya’daki entelektüelleri ortadan kaldırırken, dilbilim profesörü olan babasını götürdüklerinde Anna Lania sadece yedi yaşında ve tek başınaydı.
Küçük kız, babasının döneceği umuduyla beklerken Kırlangıç Adam’la tanıştı. Gizemli, garip, uzun boylu biriydi ve yaptığı numaralarla insanları kolayca kandırabiliyordu. Yollarda karşılaştığı askerler, Kırlangıç Adam’ın görmelerini istediği şeyi görüyorlardı.
Kırlangıç Adam, Anna’nın babası değil, Anna bunu çok iyi biliyor. Tıpkı Anna’nın babası gibi Kırlangıç Adam da alınıp götürülme tehlikesiyle karşı karşıya . Tıpkı Anna’nın babası gibi, Kırlangıç Adam da birçok dili —Rusça, Lehçe, Almanca, Yidiş ve hatta kuşdili konuşma yeteneğine sahip. Anna’nın ağlamasını durdurmak için bir kırlangıcın eline konmasını sağladığında küçük kız büyüleniyor ve onun peşinden şehrin dışına kadar gidiyor.
Beraber yaptıkları seyahatler boyunca, Anna ve Kırlangıç Adam bombalardan kaçıyor, askerleri ehlileştiriyor, hatta arkadaş ediniyorlar ancak çıldırmış bir dünyada herkes tehlikeli olabilir. Kırlangıç Adam bile.
Odyssey Sesli Kitap Yapımında Mükemmeliyet Ödülü
Indies Choice Kitap Ödülü
Bulletin Blue Ribbon Kitabı Ödülü