Kizil Sultan olarak da bilinen Abdülhamit, “Istibdat DÖnemf’ni baslatarak muhalifleri baski ve sansürle kusatirken, Paris, Jön Türklerin sigindigi ve örgütlendigi önemli bir merkez olmustu.Emre Caner, Türkiye’nin kaderini belirleyen o yillari, Paris’te sürgünde olan bir Jön Türk’ün yasadiklarim rom ani astirarak anlatiyor. Romanin baskahramam Ihsan Sadik, Abdülhamit’in hafiyelerin dendir ve Istanbul’dan yarali halde kaçar. Paris’te, sadece hayatinin aski Fayette’le degil, Avrupa’yi sarip sarmalayan hürriyet tartismalariyla da karsilasir. Ihsan Sadik Istanbul’un “Istibdat Dönemi” karanligiyla kusatilmis sokaklarim ve Paris’in bohem atmosferini, bir Jön Türk’ün ask ve hürriyet kavgasiyla yasarken, kendisini gelenek ile modern arasinda hiç bitmeyen bir gerilimin ortasinda bulur.Bir yandan idealizm ve vazgeçis arasinda gelis gidisler yasarken diger taraftan da sürgünlügü, aski, yalnizligi ve Paris’i tecrübe eder. Ihsan Sadik gri gökyüzünün altinda Baudelaire’in ruhunu kesfeder, Zola kitaplari okur, Dreyfus davasinin kopardigi firtinaya taniklik eder, Jean Jaures’in konusmalarim dinler. Ve sürgün yillari boyunca tek bir hayal tasir yüreginde: Hürriyet.Jön Türklerin “ihtilalci ruhu” Sürgün ve Hürriyet-Paris’te Bir Jön Türk’te Emre Caner’in kaleminden gözler önüne seriliyor.