Atlantis efsanesi her zaman kaybolmus parlak bir medeniyetin yeryüzünde konumlandirilmasiyla iliskilendirildi. Bu, yalnizca uzak bir geçmiste sular altinda kalmis bir adanin degil, yitip gitmis olaganüstü bir dünyanin, ideal bir mekân ve toplumun da arayisiydi. Atlantis cennete dönüs özleminin nesnesi olup çikti. Sulara gömülmüs büyük bir medeniyet imgesi, Bati’nin muhayyilesinde adeta demir atti. Bati, bir ütopyadan hayalet adaya, bir çöküs imgesine uzanan, son derece zengin ve çeliskili simgeleri Atlantis’e atfetmekten hiç vazgeçmedi. Bugüne dek yeryüzünün hemen her bölgesinde konumlandirilmaya çalisilan Atlantis karsisindaki bu büyülenme, 40 bini askin esere esin kaynagi oldu. Platon’un Kritias’indan alinan büyük esin Bacon’in felsefi ütopyasiyla, Lovecraft, Conan Doyle ve Pierre Benoit’nin yapitlarinda da yanki buldu. Kayip dünyalar çizgi roman alaninda basari kazanirken, filmlere de konu oldu ve Atlantis’le ilgili pek çok video oyunu üretildi. Her mit gibi Atlantis de kendi hayatini yasamaya baslayip, “her dönemin kültürel egilimlerini yansitan imgeleri üreten bir makine”ye dönüstü. René Treuil, Bati kültürünün ve zihniyetinin bir parçasi haline gelmis bir kurgu olarak Atlantis’i anlatiyor.