Nedim Gürsel, okurlarini Akdeniz’in en sicak, en atesli ve de en “kanli” ülkesi Ispanya’da bir yolculuga çikariyor…Nedim Gürsel edebiyat, tarih, mimari ve resmin kesisme alanlarini göz ardi etmeden Ispanya’da bir yolculuga çikariyor okuru; Madrid’den Toledo’ya, Barcelona’dan Santiago de Compostela’ya ve elbette Endülüs kentlerine götürüyor. Bu kitabin bir baska özelligi de boga güresi ile El Greco ve Goya’nin yapitlarina bir yazar gözüyle bakmasi.“Sierra Nevada’nin karli yamaçlarina sirtini dayamis kirmizi surlari, kuleleri, su sesine asina iç avlulari ve kûfi yazilariyla günbatiminda yesilin içinden fiskiran Elhamra Sarayi’nin fotograflardaki gizemli çekiciligi miydi bende bu yolculuk istegini uyandiran, yoksa Lorca’nin siirleri mi?Sair bu dünyadan erken ayrilacagini sezmis gibi en dogal Endülüs manzarasini betimlerken bile, ayni topragin ressamlari Murillo ve Zurbarán’in da tablolarindan hiç eksik etmedikleri ölümü düsünmekten kendini alamiyordu. Onun dizelerinde gizemli bir görünüsü vardi Kurtuba’nin, ay kirmizi, at karaydi. Ve Kurtuba surlarinda ölüm gözlüyordu yolunu. Belki de Münir Nurettin Selçuk’un bestesi sayesinde çogumuzun en azindan bir beytini ezberledigi Yahya Kemal’in ‘Endülüs’te Raks’iydi beni oraya çeken.”