Dünya üzerine gelip geçmis bütün felsefeciler arasinda, “filozof”, hatta “feylosof” tanimina en çok layik olani, herhalde aslen felsefeci degil, klasik filolog olan Friedrich Nietzsche’dir (1844-1900). Üretken hayati boyunca Hiristiyanlikla bütünlesmis Bati kültürüyle bogusan Nietzsche, bu kültüre bir itirazdan ibaret olan külliyatini, kimi zaman yikici ve sert, kimi zaman yumusak ve incelikli ama her zaman çarpici üslubuyla kaleme almistir. Felsefesinin temeli, ne kadar köklesmis olursa olsun, insanin coskun enerjisini engelleyen her türlü ögretinin sorgulanip ayiklanmasi ve bunun yerine “hayatin olumlanmasi”dir. Bu kapsamda Apollon-Dionysos ikiligi, güç istenci, bengi dönüs, üstinsan gibi anahtar kavramlar esliginde olusturdugu felsefesinde kendini Deccal ilan edip Tanri’nin öldügünü ileri sürerek Zerdüst kimligiyle Bati kültürünü islah etmeye girismistir.
Nietzsche’nin düsüncelerini döneminin baglamina (Prusya militarizminin, Darwinci bilimin, antisemitizmin, gençlik ve özgürlük hareketlerinin yükselisi) yerlestiren elinizdeki biyografi, bahtsiz filozofun hayatini bütün boyutlariyla anlatmaktadir. Lou Salomé’ye duydugu umutsuz askin kisiligi üzerindeki yakici etkisini dile getirmekte, kirk dört yasinda aklini yitirmesinin sebeplerini anlamaya çalismaktadir. Ölümünün ardindan düsünsel mirasina el koyan kiz kardesi tarafindan çarpitilarak Nazizme felsefi payanda haline getirilen ve bu prangadan ancak on yillar sonra kurtulan eserlerini, bütün alt anlamlariyla birlikte titizlikle ele alip incelemektedir.
19-20. yüzyil Alman felsefesi uzmani olan yazar Profesör Julian Young, Nietzsche’nin hayati ve felsefesine dair bugüne kadar yazilmis bu en kapsamli biyografisinde özel bir bölümleme yapmistir. Böylece isteyen okur Nietzsche’nin sadece hayatiyla, isteyen de sadece eserleriyle ilgili bölümleri okuyabilir. Elbette yazarin dilegi, ünlü filozofun hem sarsici eserlerinin, hem de dokunakli hayatinin okunmasidir.