ÖZGEÇMİŞ
Gökhan Dağıstanlı
26 Aralık 1978 günü, titrek bir İstanbul akşamüstünde geldim dünyaya. Gençlik yıllarım 1989 senesinde taşındığımız ve hâlâ büyük bir aşkla oturduğum Koşuyolu’nda geçti. Sevmeyi de burada öğrendim, sevilmeyi de. Hayatı olabildiğince endişesiz, telaşsız ve tadıyla yaşamak Koşuyolu’nun karakteridir ve her temas edene ama az ama çok bulaşır. Birçok olası hırsımı bedenimden kazıyan da gereğinden fazla içselleştirilmiş bu semt karakteri oldu.
İlk yazı denemelerime 1990 senesinde başladım. Hep yaşımdan çok büyük şiirleri, dev gibi şairleri sevdim ve çok âşık oldum. Beni, yazılarımda lirik anlatıma iten de bu oldu.
Haydarpaşa Lisesi’nden mezun olurken koluma taktığım anılarım ve o sıralardan getirdiğim dostlarımla hep gurur duydum. 1996-2000 yılları arasında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Makina Mühendisliği eğitimi aldım. Rasyonaliteyle romantizmin harmanlanması böyle böyle gerçekleşti. Ne gerçekle tam barışabildim, ne gerçeksiz yaşayabildim. Mesela işimi hep çok iyi yaptım ama iş hayatını hiç sevmedim.
Kısa bir süre önce bu kıyasıya sömürü düzenini arkamda bırakıp, hayatıma yazar olarak devam etmeye karar verdim.
Şu hayatta, ailemi, arkadaşlarımı, Türk sanat müziğini, rakıyı ve Beşiktaş’ı çok sevdim. Ve ağlamadan söyleyeyim, babamı çok özledim…
Yazarın yayımlanan diğer kitabı:
Kimsesiz Mektuplar (2017)
ARKA KAPAK YAZISI
“Bir tabutta doğar insan ve asıl gözlerini kapatınca görmeye başlar. Son nefesi verince bırakır cayır cayır yanmayı. Toprakla bir olup yaşama karışır. Unuttuğu ne varsa hatırlar. Bu yüzden, bir cenazede ne yapacağını cesetten daha iyi bilen yoktur. Büyük bir hüznü katılımcıların omuzlarına yüklemiştir. Sadece uzanıp durmaktır orada işi. Ama geride kalanlar öyle mi? Çaresizliğin en üst noktasıdır bu. Hiçbir çabanın sonuç vermeyeceği bu hal insana gücünün sınırlarını hatırlatır.”