Genişçe bir harita üzerinde, bir fotoğraf makinesi, bir kalem ve küçük bir not defteriyle 39 yıl boyunca haber peşinde koşan gazeteci, tanıklıklarının yanına bir de başına gelen trajikomik hikayeleri koyuyor.
1971 yılındaki Bingöl Depremi gibi doğal afetlerden, Kahramanmaraş’ta meydana gelen politik toplu cinayetlere; Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde süren 12 Eylül duruşmalarının gözden kaçmış ayrıntılarına; koruculuk sisteminin yerleştirilmesi için kendilerine görev verilen aşiret ağalarına, oradan da Talabani ve Barzani ile yapılmış görüşmelere kadar geniş bir dosya sunuyor önümüze. Bu sunumu yaparken de başına gelen olayları hicvetmeyi elden bırakmıyor.
”Haber şuydu: ‘DİYARBAKIR’DA ET’E 2.5 LİRA ZAM YAPILDI.’ Altında ise, sıkıyönetim komutanlığının bilmem kaç nolu bildirisi: ‘DİYARBAKIR’DA ET’E ZAM YOK.’
Yani, sıkı yönetim komutanlığı ‘zam yok’ diyor, ben ‘zam var’ diyordum. İster istemez, ‘Evet ben yazdım komutanım. Ama belediye ercümeni kararı var.’ Bir anda kendimi ünlü Kurtoğlu Kışlası’nın tutukevinde buldum… Çantadan saç kesme makinesi, makas çıkarıldı, çalışır vaziyete getirildi. Tutukevi komutanı ‘Burada yönetmelik filan sökmez, benim kanunların söker.’ diyerek tehdit savurdu.
Kellemi ve bıyıklarımı berber askerin eline teslim ettim.
Tutukevi Komutanı beni bir güzel temizlemiş, tüyü yolunmuş kuşa çevirmişti!”