Osman, seni kim öldürdü?Yedi kule…Yedi tas…17 Mayis 1632 gecesi… Filizkiran firtinasinin altinda bir piyade ve bir âlim… Yedikule’de bulusan Kâtip Çelebi ve kale komutani Yeniçeri Dizdar Hüseyin Aga sik sik yaptiklari gibi Satranc-i Rumi oynamaktadirlar. Altin Kapi’nin önünde, Hüseyin’in hazirlattigi bir taraçanin içinde her zamanki gibi yalnizdirlar. Hava kararmakta, yagmur çiselemektedir. Iki dost tatli bir sohbete dalmak üzereyken beklenmedik iki misafir çikagelir: Genç bir köylü ile beraberinde karalar içinde bir dervis. Gecenin onlara hazirladigi sürprizlerden habersizdirler. Konusmalari tam on yil önce hemen arkalarindaki kulede, daracik bir odada öldürülen genç sultan Osman vakasina odaklanir. Yeniçeri Hüseyin ve Kâtip Çelebi o gece oynadiklari oyunun sonunda kendilerini hiç ummadiklari bir yerde bulacaklardir. Çünkü yürekleri yakan bir soru düsecektir akillarina: Genç Osman neden öldürüldü? Her ikisi de o günlerin görgü tanigi olan Kâtip ve Yeniçeri, merakli gencin sorulariyla kendi hikâyelerini anlattikça havadaki gerilim artar. Tartismanin çatismaya döndügü bir anda gencin saygisizligina sinirlenen yeniçeri yataganiyla onu korkutmak üzere bir hamle yapar. Ancak karsisinda o ana kadar sessizce oturmus olan dervisi ve kilicini bulur. Asil simdi kendilerini bir oyunun içerisinde bulurlar.Karsilarindaki bu köylü genç kimdir? Artik bu oyun Satranc-i Rumi dedikleri oyunun ta kendisidir. Piyade, Âlim, Sipahi, Vezir, Sah, Ruh ve Casus… Onlar bu kasvetli gecede Genç Osman’in ölümünün ardindaki sirlari eseledikçe hiçbir seyin göründügü gibi olmadigini anlayacaklar. Oyunun sonunda ise ellerinde sadece bir sah ve bir ruh kalacak…Osmanli tarihinin en trajik olaylarindan birini anlatan Yedi Kule yiten bir adalet duygusu arayisini her satirinda incelikli bir kurguyla isliyor. Erdal Küçükyalçin’dan tarihin sakli kalmis yüzünü açiga çikartan, dinmeyen bir merak ve heyecan kasirgasinin romani…