Semih, kocaman bir hayal gücü olan, Istanbullu, küçük bir çocuktur. Ailesi ile birlikte, Istanbul’un en eski semtlerinden biri olan Balat’ta yasamaktadir. Balat tarihi evleri, dar sokaklari ve altinda sakli oldugu söylenen gizli geçitleri ile Semih’in hayal dünyasinda da sik sik yer alir. Bir gün Semih, o gece çok büyük, o zamana kadar olanlarin en büyügünden, vahsi bir firtinanin çikacagini ögrenir. En iyi arkadasi Murat’la birlikte geceleyin gizlice teraslarina çikip firtinayi seyretmek üzere sözlesirler. Ancak uykuya yenik düsen Semih sonunda terasa çikabildiginde, karsisinda firtina bulutlari yerine bir sarmasiga takildigi için hareket edemeyen, yolunu kaybetmis bir bulut bulur. Semih bulutla birlikte Balat’in ve Istanbul’un çatilarinin üzerinde uçar, uzaya çikar. Sonunda bulut, yagmur olup yabanci bir gezegendeki gölün üzerine yagar. Tabii Semih’le birlikte. Evdekiler kayboldugunu fark etmeden, bir an önce eve dönmesi gerekmektedir Semih’in. Böylece çok bilgili gözüken bir leylege eve dönüs yolunu sorar Semih. Leylek, Düsünce Baligi’ni bulmasi gerektigini, onun en büyük problemleri bile kolaylikla çözecegini söyler. Ancak Düsünce Baligi’ni sadece Önemli Bir Fikri olursa görebilecektir. Peki ne hakkinda Önemli Bir Fikir? “O hiç önemli degil,” diye viyaklar leylek. Böylece Semih’in yolculugu yeniden baslar.Semih ve Balat’in Bulutu, çocuklari sihirli bir iç dünyanin içine sürükleyen, ögreten ama ögretirken bunu ders havasinda yapmayan, daima okunabilecek bir hikâye. Suluboya ile yapilan gerçek Istanbul resimleri ile çocuklar kadar büyüklerin de ilgisini çekecek.