Anne Sütü’nde, bir zamanların şanlı ve varsıl Melrose ailesi artık zor durumdadır. Patrick tutulmayan sözler, ailevi sorumluluklar ve bir intihar girişiminin yol açtığı sorunlarla boğuşmaktadır. Ailenin diğer fertleri de iyi durumda değildir; eşi Mary, annelik görevlerinin yükü altında günbegün yıpranırken Patrick’in annesi kendini adamakıllı bir yeni çağ cemiyetine kaptırmış, küçük oğul Robert ise, yaşına rağmen çevresinde olan bitenleri kavrayacak zekâ ve duyarlılık sergilediğinden endişe kaynağı haline gelmiştir. Buna karşın aile kötü geçmişiyle mücadelesini sürdürürken yeni kuşak beraberinde farklı bir duyarlılık ve değişim potansiyeli getirmektedir.
Edward St. Aubyn’in dizi filme de uyarlanan çok ödüllü, yarı otobiyografik “Patrick Melrose” romanları, hem incelikli üslubu ve ironisi hem de insancıl duyarlılığıyla dikkat çekiyor. 1960’larda başlayan romanlar Melrose’ un travmatik çocukluğunu, 1980’lerin New York’undaki bunalımlı gençlik günlerini ve 2000’li yılların İngiltere’sindeki olgunluk dönemini anlatarak bir kuşağın panoramasını sergiliyor. Hiç şüphesiz çağdaş İngiliz edebiyatının en önemli eserlerinden biri.
– David Sexton, Evening Standard