20 Ocak 1933, Berlin kışının sert ama sıradan bir günüdür. Reichstag’ın konforlu salonunda, Alman endüstrisinin önde gelen yirmi dört baronuyla Nazi yetkilileri gizli bir toplantı gerçekleştirir. Toplantının gündemi, Nazi Sosyalist Partisi ve onun şansölyesinin iktidarı ele geçirmesi ve mutlak güç sahibi olması için finansman sağlamaktır. Bu açılış sahnesi, olabilecek en kötü çalkantılara nasıl rıza gösterildiğini belgeleyecektir.
12 Mart 1938. Avusturya’nın ilhakı gündemdedir. Tarihe geçecek grotesk bir gündür; haberler dehşet verici ve önü alınmaz bir güçle ilerleyen motorize bir Alman ordusu görüntülemektedir. Gelgelelim Goebbels’in harikulade propagandası gerçeği kesinlikle yansıtmamaktadır. Söz konusu hücum gücü, görünenin aksine oldukça yapaydır; Avusturya yollarındaki panzerler tek kelimeyle dökülmektedirler. Tarihe yön veren Avusturya zaferinin ardındaki karakter gücü ve kararlılık değil, göz boyama ve blöftür.
Nazi Almanya’sının Avusturya’yı ilhakının manipülasyon, kibir ve açgözlülük üzerine kurulu perde arkasını aktaran 2017 Goncourt Ödüllü Gündem, Alman endüstrisinin Nazilerle işbirliğini belgelerken günümüz siyasetinin içinde bulunduğu kriz konusunda da esaslı bir uyarı işlevi görüyor.
“Bu canlı ve inandırıcı tarih yazımıyla Éric Vuillard göz göre göre boyun eğmenin tehlikelerine karşı uyarıyor ve en kötü senaryonun hiçbir zaman kaçınılmaz olmadığını öne sürüyor.”
NPR, Yılın Kitapları, 2018