Küçük Aga, Kurtulus Savasi yillarinda, siyasal karar ve tartisma merkezlerinin uzaginda, Kuvva-i / Milliyeci denilen, ama ne olduklari, neyi temsil ettikleri pek bilinmeyen birilerinin açtigi savasa katilip katilmamanin vebalini tartarak bir karar verme durumunda kalan insanlari anlatir. Asirlardir sadece “halife-i ruyi zemin“in, padisahin açtigi sancagin altinda savasilacagi bilgi ve inanciyla yasamis tasra insanlarinin, halife-padisah çagrisinin yoklugunda ve isgal haberleri yayilirken yasadiklari ikilemlerin, açmaz ve iç çalkantilarin, kendileri ve kaderlerine sahip çikma hakkinda yeniden düsünmek zorunda kalislarinin hikayesidir. Tarik Bugra’nin kendi deyisiyle Küçük Aga, destanlara yakisir bir konuyu ele almasina ragmen, destan degil, gerçekligi anlatan bir romandir. Ittihatçilarin ve Kuvvacilarin degil, inanç ve gelenek kalitiyla basbasa, ilk kez kendisi ve kendi adina gelecegi için karar vermeye çalisan bir ahalinin “kahraman“i oldugu bir roman. Simdilerde Küçük Aga’yi okumak, güncelligini bir kez daha kazanmis bir öyküyü, sorunsali yeniden okumak demektir.(Arka Kapak)