İnsanı eksilten kaybedişleri değil, zannedişleridir.
Doğduğunda zihninde tek bir oda vardı; yalnızlığının odası, tıpkı senin gibi. Zamanla annesine, babasına, sevdiklerine, hatta sevmediklerine; sesini duyan, onu gören, hisseden herkese ayrı ayrı odalar inşa etti… Tıpkı senin gibi. Her odanın içine anılarını sığdırdı; eşyaları, anlamları, sevinçleri, hüzünleri, ilkleri, sonları… Aynı senin gibi. İnsanlar kayboldukça odalara girmeye çekindi, gerçeklerle yüzleşmekten kaçındı, dehlizlerini kilitledi, yalnızlığının odasına çekilerek unutmaya çabaladı ve belki de alıştı… Yine senin gibi.
Mevsimler… Mevsimler geçti…
Gün geldi, odaların kapıları kendi iradeleri dışında ansızın açıldı ve unuttuğunu sandığı geçmişi yüzünde, anıları avuçlarında, herkes karşısındaydı… Senin, benim, onun… herkesin elbet bir gün yaşayacağı o an gibi. Bu kitap işte o anımızın hikâyesidir.
İnsanın yolu, cesareti kadardır.
Gülnihal Hanım’ın Ezrak, Ferhunde, Dildade ve diğer karakterler üzerinden oluşturduğu mistik yolculuğu vasıtasıyla hiç anlatılmamış olanı gözler önüne seren eser, hayatın yanılgılardan ibaret olduğunu anlayan herkese tatlı ama bir o kadar hüzünlü bir cesaret veriyor.
Kafamdaki Fillerin Hepsi Mavi isimli eseriyle tanınan Murat Gülen, Atlıkarıncaları Affediyorum romanıyla bir kez daha okurların zihnine konuk oluyor.