Başarı hikâyelerinden çok, başarısızlık hikâyeleri daha değerlidir benim için.
Çünkü insan güvendiği bir kimseye zayıf taraflarını gösterir. Zayıf taraflarımız, en korunmasız yönlerimizdir. Bu hâlimizi ancak dost bildiğimiz insanlara gösterebiliriz.
Bazıları bunun kişinin öz güveni ile ilgili bir durum olduğunu, dostluğun bununla ölçülemeyeceğini söyleyebilir. Buna saygı duyarım, ta en başında da söyledim ya, bilmiyorum. Belki de öyledir.
Ama ben samimiyet, güven, dürüstlük ve şeffaflığın dostluk kapısının anahtarı olduğunu düşünüyorum.
Bildiğimizi sandığımız şeyler yüzünden, belki de bir hayatı ziyan ediyoruz.
Bilmediğimizi fark ettiğimiz anda hayatı yaşamaya başlarız. Bilmiyoruz, bu kadar basit işte. Bilmek zorunda değiliz, her şeyin bir açıklaması olması gerektiğini de nereden çıkarttık ki?
Tüm sorunlarımız biliyorum dediğimiz andan itibaren başlıyor. Zannetmeler, varsayımlar, fikir yürütmeler hayatımızı cehenneme çeviriyor. Çünkü neredeyse hepsi yanlış çıkıyor.
Bilmediğimizi kabul ettiğimizde her şey daha bir berraklaşıyor. Her şeyi olduğu gibi kabul ediyoruz, kendimizi de başkalarını da. Olması gerektiği gibi değil, sadece olduğu gibi. İşte o zaman, huzur buluyoruz.
Sadece farkında olmak yeterli bence. Bilmeye çalışmaya gerek yok.
-Durmuş Aksoy