Suriye’den bir tabutun içinde kaçarak son anda IŞİD’in elinden kurtulan savaş muhabiri Samet Doğan, kısa sürede binlerce okura ulaşan Cuma Günü Uçmayan Kuş’un ardından bir kez daha haberleri edebiyata çevirmedeki ustalığını gösteriyor. Ortaya “zahterli pizza” gibi orijinal, otobiyografik bir roman çıkıyor.
Elinizdeki kitap, dünyanın hatırlamadığı bir ülkede, iyileşmek için savaşta gördüklerini unutmaya çalışan, ama nereye giderse gitsin beladan uzak duramayan bir “aylak adam”ın maceralarından oluşuyor. Doğan, sadece birer istatistikten ibaret olan insanların kederli ve bir o kadar komik hikâyelerini tarihe not düşüyor.
Savaşı takip eden diğer muhabirlerin aksine, bu kez savaş muhabirin peşini bırakmıyor. Yazar, Yemenli ve Suudi Arabistanlı iki gencin evlenmek istemesi üzerine patlak veren uluslararası krizin ortasında buluyor kendini. Âşık gençler evlenebilsin diye binlerce peçeli kadın sokaklara döküldüğündeyse canlı bombayla tanışıyor.
Çareyi, Amerikalılara küsüp ülkesine dönen Macit’in bakkalına sığınmakta bulan yazar, İtalyana benzetilmenin bedelini film tadında anlatırken kahkaha ve gözyaşı arasındaki sınırlar ortadan kalkıyor.