Türk halk şairlerinin sembol isimlerindendir. Türk’ün İslam’a bakışını, hümanizma duygusunu ve kendine özgü sevgi anlayışını yalın, sade şiirlerinde işlemiştir. Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır.
Yunus Emre on üçüncü yüzyıl tasavvuf şairidir. Hayatı ve kimliği hakkında kesin bilgi yoktur. Şiirleri asırlar boyunca zevkle ve hayranlıkla okunmuş, yalnız ülkemizde değil birçok ülkelerde de ilgi uyandırmış bulunan müstesna bir şahsiyettir.
Bazı kayıtlardan ve şiirlerinden 1240 yıllarında doğduğu, 80 sene civarında yaşadığı, Bolulu olduğu, Eskişehir-Sarıköy’de (Bugünkü ismi Yunus Emre) vefat ettiği ve buraya defnedildiği anlaşılmaktadır.
Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır.
Bazı kaynaklarda Anadolu’ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir’de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Batı Anadolu’nun birkaç yöresinde “Yunus Emre” adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden “makam” adı verilen yer vardır.
Bir garip öldü diyeler
Üç gün sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin
diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir.