Sevinç Erbulak’ın muazzam hayal gücüne duyarlı iç sesini ekleyerek kaleme aldığı Artıkaranmayanlar Gezegeni okuru fantastik bir
gezegende olduğu kadar bizim acımasız dünyamızda da bir gezintiye çıkarıyor.
Kaybedilen ve peşlerine düşülmeyen her şeyin bir araya geldiği bir dünya Artıkaranmayanlar Gezegeni Burada ne ararsanız, daha doğrusu ne aramazsanız var: Kırık bir tarak, yarısı yanmış bir fotoğraf, kapama tokası olmayan bir tasma, boş bir kutu, taşları düşmüş bir yüzük, oyuncak bir bebeğin sol bacağı…velhasıl bir zamanlar bütün olan türlü çeşit eşyadan kopan ve unutulan her şey.
Kopan parçaların başka bir biçim aldığı, başka bir şeyin parçası olduğu bir dünya mümkün çünkü… Gitme zamanını bilen bütün fark edilmeyenlerin, bir gün bu gezegeni bulmaları da
Palyaço şeklindeki bir kolyenin sağ kolu ile gözden düşen bir göz bebeğinin yolları da burada kesişir işte. Binlerce yıl önce yaşamış insanların yazdığı, hemen hepsi yarım kalmış ya da sayfaları eksik günlüklerin, mektupların arasında gezintiye çıkan bu ikili, bir bütün olup tamamlanabilecekler midir dersiniz?
Hem bir roman hem de birbirinden bağımsız öyküler olarak okunabilecek Artıkaranmayanlar Gezegeni Sevinç Erbulak’ın ikinci kitabı.