Luis Martín-Santos, yıllarca sansürlenip yasaklanmasına rağmen İspanyol edebiyatının mihenk taşlarından biri haline gelmiş eseri Sessizlik Zamanı’nda, Franco diktatörlüğü gölgesinde savrulan savaş sonrası İspanyası’nın en az Quernica tablosu kadar yıkıcı ve çarpıcı bir panoramasını sunar.
Dili bir devrimci araç olarak kullanan Martín-Santos, İspanyol edebiyatının Ulysses’i olarak anılan bu eserinde doğrusal bir anlatım yerine, şehrin tüm katmanlarının rejim tarafından bastırılmış sesine bilinç akışı tekniğiyle ses katar.
Kanser gibi yayılan falanjist rejimi, birer deney faresi misali labirentlere sıkışmış ve yalnızca elindeki değerlere tutunan halkı, aile ve evlilik kurumunu, entelektüalite ve bilimi, geleneksel rolleri, ideal toplumu, lümpen orta sınıfı ve altkültürü, faşizmin tekdüzeleştirip sunileştirdiği her toplumsal nüveyi bu insanlık trajedisinin ortasında yeniden yoğurarak içsel konuşmalar ve yepyeni kelimelerle bezeli bir dille, yer yer çelişkili, çalkantılı ve bir o kadar da gerçeğin keskin soğukluğunu iliklerimize dek hissettiren panoramik bir duyguyla sunan Sessizlik Zamanı, uzun bir aradan sonra yeniden Türkçede…